top of page

İran ve Türkiye Arasındaki Ticari İş Birliğinin Genişletilmesi Yoluyla Sanayi Gelişimi


Bay Amirteimouri, Uzman Gazeteci

Yeni hükümetin göreve gelmesi, İran’ın özellikle komşu ülkelerle olan ticari ilişkilerini güçlendirme umutlarını artırmıştır. Bu durum, İran ile dünya ülkeleri, özellikle de komşu ülkeleri arasında ticaretin genişlemesi için önemli bir fırsat sunmaktadır. Günümüzde ticari ilişkilerin geliştirilmesi, sanayi gelişimi için hayati bir ön koşul haline gelmiştir; zira herhangi bir bölgedeki sanayi büyümesi, ticaret olmadan mümkün değildir. Bu da ülkeler arası ticari ilişkilerin gelişmesinin önemini daha da artırmaktadır.


İran, çelik üretimi gibi temel sanayilerin kurulması ve geliştirilmesi açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Hammadde, enerji, uygun maliyetli iş gücü gibi kaynaklara erişim, son yıllarda üstyapı sanayilerine önemli yatırımlar yapılmasını sağlamıştır. Bu yatırımlar sonucunda İran, günümüzde Orta Doğu'daki en büyük madencilik üreticilerinden biri konumundadır. Modern dünyada demir ve çelik endüstrileri, küresel ekonominin temel taşlarını oluşturmakta olup, çelik üretimi ve tüketimi ülkelerin kalkınmışlık düzeylerinin göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bir ülkedeki çelik üretiminin artması, o ülkenin çelik ürünlerinin daha rekabetçi hale gelmesini sağlar ve aynı zamanda küresel pazarda ihracat fırsatları ve pazar payı elde edilmesine olanak tanır.


Batı Asya’da İran’ın komşusu olan Türkiye de dünyanın en büyük çelik üreticileri arasında yer almaktadır. Ancak, Türkiye’deki çelik endüstrisinin gelişimi, İran’dan farklıdır. Türkiye, İran’ın aksine önemli demir cevheri rezervlerine sahip değildir ve enerji maliyetleri yüksektir. Bununla birlikte, Türkiye’nin Avrupa ticaretine açılan kapı konumunda olması ve enerji tüketimini azaltma amacıyla hurdaya dayalı çelik üretimine odaklanması, ülkenin çelik endüstrisini rekabetçi hale getirmiş ve bu temel sanayi, Türkiye ekonomisinin kilit sütunlarından biri olmuştur.


İran ve Türkiye’nin çelik endüstrilerinin karşılaştırılması, başlangıçta bu iki sektör arasında bir rekabet algısı yaratabilir. Her ne kadar Türk ve İranlı çelik üreticileri bazı hedef pazarlarda rakip olsalar da, her iki ülkedeki sanayilerin farklı gelişim yolları ve doğal avantajları, rekabete rağmen iş birliği olanakları yaratmaktadır. Aslında, İran ve Türkiye’deki çelik endüstrileri üretim zincirini tamamlayıcı bir rol üstlenebilir.


İran’ın zengin maden kaynakları, çelik zincirindeki faaliyet gösteren birimlere, Türkiye’nin çelik tesislerine hammadde tedarik etme fırsatı sunmaktadır. Türk çelik üreticileri, eritim tesisleri için ihtiyaç duydukları hammaddenin bir kısmını, İran’ın doğrudan indirgeme tesislerinde üretilen sünger demir ile karşılayabilirler. Bu sayede İran’daki fazla üretim, rekabetçi bir pazara ulaşırken, İranlı çelik üreticileri de bu ticaret fırsatını teknolojilerini modernize etmek ve daha yüksek katma değerli çelik ürünleri üretmeye yönelmek için kullanabilirler. İran ve Türkiye arasında ticaretin geliştirilmesi adına birçok fırsat bulunmaktadır.


İran ve Türkiye, birbirlerinin önemli ticari ortaklarıdır. Bu yılın ilk dört ayında, İran’ın petrol dışı ithalatının %13’ü Türkiye’den gerçekleştirilmiştir. İthalat hacmi bakımından Türkiye, Çin’den sonra İran’ın en büyük ikinci tedarikçisidir. Aynı şekilde, İran’ın petrol dışı ihracatının %13’ü, 2024’ün ilk dört ayında Türkiye’ye yapılmış olup, Türkiye, İran’ın petrol dışı ürünleri için önemli bir pazar haline gelmiştir. Çin, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri ise İran’ın petrol dışı ihracatında başlıca pazarlar arasında yer almakta olup, Türkiye dördüncü sıradadır.


Komşu ülkelerle ticaret yapmak, ticaretin kolaylaştırılması, bölgesel güvenliğin sağlanması ve nakliye maliyetlerinin düşürülmesi gibi birçok avantaj sunmaktadır. 2018'den bu yana Amerika Birleşik Devletleri’nin İran’a uyguladığı ağır yaptırımlar, İran’ın komşu ülkelerle ticari ilişkilerinin genişletilmesine yönelik politikalara daha fazla odaklanılmasına neden olmuştur. İran’ın komşu ülkelerle rekabetçi pazarlarda yer alabilmesi için yerli üretimin desteklenmesi, ihracat ürün yelpazesinin komşuların ihtiyaçlarına göre çeşitlendirilmesi, ikili veya çok taraflı ilişkilerin güçlendirilmesi ve komşularla ortak faaliyetlerin artırılması gerekmektedir.


Bölgesel ülkelerle ticari ilişkilerin önemine rağmen, yaptırımların kaldırılması ve İran’ın FATF kara listesinden çıkarılması, İran’ın bölgesel pazarlardaki varlığını büyük ölçüde artıracaktır. Komşu ülkeler çoğu zaman üçüncü taraf ticaret ortakları ile iş yapmaktadır ve bu durum İran ile ticaret yapmalarını zorlaştırmaktadır. Ayrıca, doğrudan finansal ve bankacılık işlemlerinin yapılamaması, ticaret maliyetlerini artırmaktadır.


İran’ın 2023 yılındaki başlıca ihracat pazarları şunlardır: Çin (13,9 milyar dolar), Irak (9,2 milyar dolar), Birleşik Arap Emirlikleri (6,6 milyar dolar), Türkiye (4,2 milyar dolar) ve Hindistan (2,2 milyar dolar). İran İslam Cumhuriyeti Gümrük İdaresi verilerine göre, bu yılın ilk dört ayında İran’ın petrol dışı ihracatının %65’i Çin, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye ve Afganistan’a yönlendirilmiştir. Yıl başından Temmuz ayı sonuna kadar İran mallarının başlıca beş ihracat destinasyonu, Çin (4,778 milyar dolar), Irak (3,622 milyar dolar), Birleşik Arap Emirlikleri (2,365 milyar dolar), Türkiye (1,679 milyar dolar) ve Afganistan (701 milyon dolar) olmuştur.


İran ve Türkiye arasında sanayi alanındaki ticari iş birliğinin artırılması, iki ülkenin sanayi gelişimi için önemli bir fırsat sunmaktadır.

Comments


bottom of page